Lou Andrea Salome - Arayışlar Üzerine
Arayışlar, Nietszche gibi tartışmasız modern çağda en etkili yankıları yaratan bir filozofu elinin tersiyle itmiş bir kadın tarafından yazılmıştır. Tıpkı Bazarov'un Anna Sargeyovna'sının vücut bulmuş halidir Lou Andrea Salome. Lou Andrea Salome aşk için neler düşünmüştür, Arayışlar'da fikir edinebiliriz.
Adine, belki de Salome'un ta kendisidir. Salome, eğer evlilik denen kurumun entelektüel arkadaşlığı bitirecek olan cinsellik ve sadakat gibi dogmatik ve içgüdüsel davranışlarla olduğu gerçeğini kabul edip, "Adine gibi olsaydım ne düşünürdüm, ne hissederdim ve ne yapardım?" durumunu bize aktarmış.
Aşk ya da aslında cinsel veya dürtüsel çekimle başlayan tuhaf obsesyon, içimizde bulunduğumuz çağın da bundan önceki evrelerinin de yer yüzüne bıraktığı tuhaf bir virüsten ibarettir. Salome yıllar sonra evlenmiş olsa da, hiçbir zaman Adine gibi olmamış ve aşkın ancak entelektüel birliktelikle sınırlı kalabileceği bir çerçevede yürüyebilen, çıkarsız bir paylaşım olduğu kanaatine varmıştır. Adine ise Salome gibi değildir.. En azından bir süreliğine...
Adina'nın her ne kadar başka erkeklerle olan samimiyeti, kalbinin aniden çarptığı kuzeni Benno'yu kızdırsa bile; deliler gibi sevdiği Benno'yu asıl ondan uzaklaştıran, Adina'nın kendisine olan teslimiyetidir. Kendi ayaklarından çok, Benno'nun ayaklarıdır onu taşıyan. Kendi nefesinden çok, Benno'nun nefesidir soluduğu. Adina'nın annesi dahi Benno'ya hak verir ve Benno'nun ondan uzaklaşması Adina'yı farklı bir kişiliğe bürünmeye kadar iter.
İnsanoğlunun başka insana olan saplantısı ve körü körüne onun için yaşaması kendisini koruma mekanizmasından ibarettir aslında. Karşısındakini kaybetmemek adına alacağı hasar, ruhani bunalım, değişimden kaynaklı bunalım onu hiç mi hiç rahatsız etmez. Ne yemeden içmeden kesilmek, ne düşünememek ne de artık kendi bedeninde ve beyninde yaşamamak önemli değildir bu hastalar için. Salome'un Freud'a olan tutkusu da buradan gelir aslında. Freud gibi bir bilimadamının bilimsel yönetmelerle aktardıklarını, Salome çoktan öğrenmiştir. Adina ise öğrenmekten geri durmuştur gençlik çağlarında. Teslimiyet ve merhamet isteği dışında bir amacı yoktur. Sevdiğinden merhamet bekler, masum bir kız çocuğuna dönüşür ve gerçeklerle yüzleşmemek adına belki de anne rahmi evvelindeki hiçliği bile düşler. Ne zaman ki o saplantı kaybolur, diriliş başlar. Adina, Salome'a dönüşür...
Adina, onu terkeden Benno ile tekrar karşılaşmalarının ardından yüzleştiğinde roller değişmiştir. Benno Adina, Adina da Benno olmuştur artık. Zekasını, becerilerini ve güçlülüğünü tekrar kazanmış bir Adina vardır Benno'nun karşısında ve Benno onun için geçmiş bir yara, tuhaf bir acı ve gereksiz bir saplantıdan ötesi değildir. Benno ise Adina'ya gerçekten aşık olmuştur artık fakat Adina'nın pek de umursayacağı bir tutum halinde olmayacaktır.
Nietszche'nin bilindik aforizması Adina'nın ya da artık evrildiği Salome'un kısa bir özetidir. "Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir." Benno'ya olan saplantısı onu öldürmemiş ve güçlendirmiştir. Adina artık bir üstün-insandır...
"Yapılmış bu hatadan seni tümüyle muhaf tutmuyorum ki! dedi Benno üstüne basarak. Sen de öylesine, öylesine hatalıydın ki! Kabullendiğin ve bana uyu gösterdiğin için hatalıydın, benim budalaca mükemelliyetçiliğimi eleştiremediğin için hatalıydın,. Beni kendi üstünde değil de yanında görmüş olsaydın yeterdi; ah, öyle yukarılarda göreceğine kendinden aşağıda görsen bile daha iyiydi.!"
"O zaman seni sevmemiş olmam gerekirdi.."
Kitabın bu bölümünde Salome'un aşkı neden reddettiğini anlarız aslında. Entelektüel arkadaşlık ve paylaşım yerini aşkla (saplantı) ve cinsellik yaşamakla değiştirdiği vakit, bireysellikler çökmektedir ve huzursuzluğa sebep olabilecek ve görmezden gelecek pek çok hata kendini tekrar etmektedir. Sabina'nın bunu anlaması geç olsa da, Benno'ya olan aşkı aslında buradan kaynaklanmaktadır... Kendinden daha güçlü, daha iyi ve zeki gördüğü bir insanla paylaşım yerine, duyulan hayranlığın toplumsal öğretiler çerçevesinde evlilik denen müesseseye dönüştürülmesi pek çok sorunu da beraberine getirmektedir.
Oysa bir kadının ihtiyaç duyabileceği daha basittir artık Adina'ya göre. Merhametsizlik yerine şefkat beklemeye devam eder ve o şefkati Benno'nun hayran ve şehvetli öpücükleri arasında sıkışarak dürtülerinin nüksetmesiyle karşılamaz. Benno onun bir eşiğidir ve o eşiği çoktan atlamıştır. Zihninin kapattığı bir meseledir. Zihninin kapatmadığı ve hala açık tuttuğu ise Benno'nun, kendisi ile ilgili annesine söyledikleridir. Bu yüzden Adina kendisini en sonunda ana kucağında bulur ve annesine fısıldar bastırdıklarını. İstediği tek şefkat ve merhamet annesinden olan beklentisidir.. İnsan doğasına ters olan ve obsesif hallerin yerini; daha güçlü ve kararlı bir kadın olarak yok etmiştir artık..
Adine, belki de Salome'un ta kendisidir. Salome, eğer evlilik denen kurumun entelektüel arkadaşlığı bitirecek olan cinsellik ve sadakat gibi dogmatik ve içgüdüsel davranışlarla olduğu gerçeğini kabul edip, "Adine gibi olsaydım ne düşünürdüm, ne hissederdim ve ne yapardım?" durumunu bize aktarmış.
Aşk ya da aslında cinsel veya dürtüsel çekimle başlayan tuhaf obsesyon, içimizde bulunduğumuz çağın da bundan önceki evrelerinin de yer yüzüne bıraktığı tuhaf bir virüsten ibarettir. Salome yıllar sonra evlenmiş olsa da, hiçbir zaman Adine gibi olmamış ve aşkın ancak entelektüel birliktelikle sınırlı kalabileceği bir çerçevede yürüyebilen, çıkarsız bir paylaşım olduğu kanaatine varmıştır. Adine ise Salome gibi değildir.. En azından bir süreliğine...
Adina'nın her ne kadar başka erkeklerle olan samimiyeti, kalbinin aniden çarptığı kuzeni Benno'yu kızdırsa bile; deliler gibi sevdiği Benno'yu asıl ondan uzaklaştıran, Adina'nın kendisine olan teslimiyetidir. Kendi ayaklarından çok, Benno'nun ayaklarıdır onu taşıyan. Kendi nefesinden çok, Benno'nun nefesidir soluduğu. Adina'nın annesi dahi Benno'ya hak verir ve Benno'nun ondan uzaklaşması Adina'yı farklı bir kişiliğe bürünmeye kadar iter.
İnsanoğlunun başka insana olan saplantısı ve körü körüne onun için yaşaması kendisini koruma mekanizmasından ibarettir aslında. Karşısındakini kaybetmemek adına alacağı hasar, ruhani bunalım, değişimden kaynaklı bunalım onu hiç mi hiç rahatsız etmez. Ne yemeden içmeden kesilmek, ne düşünememek ne de artık kendi bedeninde ve beyninde yaşamamak önemli değildir bu hastalar için. Salome'un Freud'a olan tutkusu da buradan gelir aslında. Freud gibi bir bilimadamının bilimsel yönetmelerle aktardıklarını, Salome çoktan öğrenmiştir. Adina ise öğrenmekten geri durmuştur gençlik çağlarında. Teslimiyet ve merhamet isteği dışında bir amacı yoktur. Sevdiğinden merhamet bekler, masum bir kız çocuğuna dönüşür ve gerçeklerle yüzleşmemek adına belki de anne rahmi evvelindeki hiçliği bile düşler. Ne zaman ki o saplantı kaybolur, diriliş başlar. Adina, Salome'a dönüşür...
Adina, onu terkeden Benno ile tekrar karşılaşmalarının ardından yüzleştiğinde roller değişmiştir. Benno Adina, Adina da Benno olmuştur artık. Zekasını, becerilerini ve güçlülüğünü tekrar kazanmış bir Adina vardır Benno'nun karşısında ve Benno onun için geçmiş bir yara, tuhaf bir acı ve gereksiz bir saplantıdan ötesi değildir. Benno ise Adina'ya gerçekten aşık olmuştur artık fakat Adina'nın pek de umursayacağı bir tutum halinde olmayacaktır.
Nietszche'nin bilindik aforizması Adina'nın ya da artık evrildiği Salome'un kısa bir özetidir. "Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir." Benno'ya olan saplantısı onu öldürmemiş ve güçlendirmiştir. Adina artık bir üstün-insandır...
"Yapılmış bu hatadan seni tümüyle muhaf tutmuyorum ki! dedi Benno üstüne basarak. Sen de öylesine, öylesine hatalıydın ki! Kabullendiğin ve bana uyu gösterdiğin için hatalıydın, benim budalaca mükemelliyetçiliğimi eleştiremediğin için hatalıydın,. Beni kendi üstünde değil de yanında görmüş olsaydın yeterdi; ah, öyle yukarılarda göreceğine kendinden aşağıda görsen bile daha iyiydi.!"
"O zaman seni sevmemiş olmam gerekirdi.."
Kitabın bu bölümünde Salome'un aşkı neden reddettiğini anlarız aslında. Entelektüel arkadaşlık ve paylaşım yerini aşkla (saplantı) ve cinsellik yaşamakla değiştirdiği vakit, bireysellikler çökmektedir ve huzursuzluğa sebep olabilecek ve görmezden gelecek pek çok hata kendini tekrar etmektedir. Sabina'nın bunu anlaması geç olsa da, Benno'ya olan aşkı aslında buradan kaynaklanmaktadır... Kendinden daha güçlü, daha iyi ve zeki gördüğü bir insanla paylaşım yerine, duyulan hayranlığın toplumsal öğretiler çerçevesinde evlilik denen müesseseye dönüştürülmesi pek çok sorunu da beraberine getirmektedir.
Oysa bir kadının ihtiyaç duyabileceği daha basittir artık Adina'ya göre. Merhametsizlik yerine şefkat beklemeye devam eder ve o şefkati Benno'nun hayran ve şehvetli öpücükleri arasında sıkışarak dürtülerinin nüksetmesiyle karşılamaz. Benno onun bir eşiğidir ve o eşiği çoktan atlamıştır. Zihninin kapattığı bir meseledir. Zihninin kapatmadığı ve hala açık tuttuğu ise Benno'nun, kendisi ile ilgili annesine söyledikleridir. Bu yüzden Adina kendisini en sonunda ana kucağında bulur ve annesine fısıldar bastırdıklarını. İstediği tek şefkat ve merhamet annesinden olan beklentisidir.. İnsan doğasına ters olan ve obsesif hallerin yerini; daha güçlü ve kararlı bir kadın olarak yok etmiştir artık..
Yorumlar
Yorum Gönder